Dijital varlık piyasasında şirketlerin yatırım stratejileri dönüşüm geçirirken, Ethereum’un kurucu ortaklarından Joseph Lubin’in son açıklamaları dikkat çekiyor. Lubin, şirketlerin sermayelerini Ethereum (ETH) biriktirerek daha fazla değer yaratabileceğini savunuyor. Lubin’in yönettiği SharpLink firması, portföyünün ağırlığını her geçen gün ETH’ye kaydırıyor ve farklı merkeziyetsiz finans (DeFi) imkanlarıyla varlıklarını değerlendirmeye odaklanıyor. Bitcoin ile kıyaslandığında, Ethereum’un sağladığı üretkenlik ve gelir olanaklarının ön plana çıktığı görülüyor.
Ethereum ile Aktif Getiri Odağı
SharpLink’in başındaki Joseph Lubin, Michael Saylor’un Bitcoin merkezli yatırım modelini örnek verdikten sonra, Ethereum’un şirketler için çok daha verimli olduğunun altını çiziyor. SharpLink, elde ettiği gelirleri düzenli olarak Ethereum’a çeviriyor ve varlıklarını stake ederek veya yeniden stake ederek aktif şekilde değerlendiriyor.
“Michael Saylor, stratejisini harika bir şekilde uyguladı. Aynı şeyleri ve daha fazlasını Ether ile yapmak çok daha iyi çünkü Ether üretken ve getiri sağlayan bir varlık. Sermayemizi her gün çeşitli yollarla biriktiriyoruz, anında Ether’e çevirip stake ediyor ya da yeniden stake ediyoruz (restaking) ve merkeziyetsiz finansal imkânlardan faydalanarak büyümesini sağlıyoruz. Diğer tüm Ethereum tabanlı projelerden veya Bitcoin tabanlı projelerden daha hızlı şekilde hisse başına daha fazla Ether biriktirme imkânımızın olduğunu düşünüyoruz.”
Şirketin izlediği bu stratejide, kazançların büyük bir kısmı her gün Ether’e dönüştürülüp değerlendiriliyor. Lubin, ATM tesisleri ve diğer gelir mekanizmalarını da kullanarak portföylerini sürekli genişlettiklerini paylaşıyor.
“Her gün ATM tesisleri yoluyla ve diğer gelir mekanizmalarını kullanarak sermayemizi artırmaya çalışıyoruz. Neredeyse her gün daha fazla Ether alıyor ve hemen stake ediyoruz.”
Bu bakış açısıyla SharpLink ve benzeri şirketler, sadece Ether biriktirmekle kalmıyor; aynı zamanda DeFi uygulamaları ile sürekli ek getiri elde ediyor. Böylece, pasif bekleme yerine aktif büyüme ve gelir odaklı bir model benimsenmiş oluyor. Ethereum cüzdanında tutulan varlıklar, çeşitli platformlarda faize veya getiriye dönüştürülerek şirketlere ekstra kazanç sağlayabiliyor.
Ethereum ve Bitcoin kıyaslandığında, Lubin’in işaret ettiği önemli farklardan biri, Ether’in “üretken” bir varlık olması. Diğer bir deyişle, Ethereum pasif olarak tutulmak yerine, stake ve DeFi uygulamaları yoluyla şirkete gerçek zamanlı olarak gelir yaratıyor. Buna karşılık Bitcoin ise genellikle yalnızca bir değer deposu olarak kullanılmakta ve doğrudan getiri modeli bulunmamakta.
Geleneksel olarak birçok şirket risklerini çeşitlendirmek ve değer depolamak amacıyla Bitcoin biriktirirken, Lubin ve ekibi Ethereum’un sağladığı aktif gelir ortamına yöneliyor. Blockchain teknolojisindeki gelişmelerle birlikte Ethereum tabanlı yeni finansal ürünler, bu varlığın şirket hazinelerinde daha fazla öne çıkmasına yol açıyor.
Kurumların portföy tercihlerinde artık getirinin ön plana çıkmaya başlaması, ETH’ye olan yönelimi artırıyor. Kripto hazinelerini büyütmek isteyen şirketler ve yatırımcılar artık yalnızca biriktirme değil, aynı zamanda sermayelerini katlayabilme olanaklarını da göz önünde bulunduruyor. Ethereum’un “aktif” gelir modeli ve DeFi ekosistemi, yeni nesil kurumsal yatırımcıların ilgisini çekiyor.

