ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC), Proof-of-Stake algoritmasıyla çalışan kripto ağlarında stake işlemlerinin otomatik olarak menkul kıymet sayılmadığına yönelik önemli bir açıklama yayımladı. Kurumsal Finansman Bölümü’nün paylaştığı belge, bu tür işlemleri yasal kapsam açısından detaylandırırken, sektörde uzun süredir beklenen hukuki netlik yönünde umutları artırdı.
SEC’in Staking Tutumunda Değişim
SEC’in güncel değerlendirmesine göre, ağa doğrulayıcı olarak katkı sunanlar yatırım sözleşmesi oluşturmuş sayılmıyor. Yani, bir kripto ağı doğrulayıcısı olmak, menkul kıymet kurallarını başlatmıyor. Bu yaklaşım, daha önce Bitcoin madenciliğinde izlenen yolun altcoin stake süreçlerine de uygulanabileceğini gösteriyor.
Belgede, garanti getiri ya da pasif kazanç vaadi bulunmayan projelerin ayrı tutulduğu özellikle vurgulanıyor. Dolayısıyla staking üzerinden sistemin güvenliğini sağlayan katılımcılar, yasal risk altında değil. Diğer yandan bazı sınırlamaların hâlâ geçerli olduğu da dipnotlarda yer aldı.
Şirketler ve Sektörün Tepkisi
Staking hizmetleri sunan Figment’in CEO’su Lorien Gabel, yeni açıklamaların ABD’li firmalara cesaret verdiğini dile getiriyor.
“Varlıkları koruyoruz diye saklayıcı sayılmıyoruz; bu, teknolojik gelişmeyle yasal düzen arasındaki mesafenin ilk kez azaldığını gösteriyor.”
Gabel, bununla birlikte şirketlerin her projeyi ayrı ayrı analiz etmeleri gerektiğini hatırlattı.
Aynı şekilde Crypto Council for Innovation yetkilisi Alison Mangiero da bu yaklaşımı “ölçülü ama kritik bir değişim” olarak değerlendiriyor.
“Staking hizmetlerine madencilerle benzer bir statü verilmesi, uzun zamandır beklenen eşitliğin başlangıcıdır.”
Mangiero’ya göre, Coinbase davasını takip eden bu belge, kripto borsa yatırım fonlarının stake özelliği ekleme hızını artırabilir.
Sektör uzmanları, stakingin kurumsal portföylere dahil edilmesinin ABD’li yatırımcılara yeni pasif gelir imkânı sunacağını düşünüyor. Fakat SEC, garanti getiri vadetmeyen projelere odaklanarak temkinli bir yaklaşım sergiliyor. Toplu havuzlarda şeffaflık ve risk bildirimi şartı dikkat çekiyor.
Her blokzincir ağının kendi teknik detayları olduğu için, nihai yasal statünün netleşebilmesi adına ilerleyen dönemde daha fazla emsal karara ihtiyaç duyulacağı belirtiliyor. Yine de bu son adım, ABD’yi kripto girişimleri için yeniden cazip bir merkez haline getirme potansiyeline sahip.
Regülasyonun gri alanı daralmış olsa da, düzenleme eksikliğinden kaynaklı yapılan uyarılar sürüyor. Sektörden gelen görüşler, önümüzdeki süreçte SEC’in daha kesin adımlar atabileceğinin sinyallerini veriyor.

