Ripple’ın Hukuk İşleri Başkanı Stuart Alderoty, ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’na (SEC) gönderdiği mektupta, kripto paraların menkul kıymet olarak değerlendirilmesinin ciddi biçimde sorgulanması gerektiğine vurgu yaptı. Alderoty, kripto piyasasında sıkça tartışılan “yatırım sözleşmesi” kavramının kripto paralarla aynı şey olmadığını öne sürdü.
SEC’e Gönderilen Mektuptaki Temel Noktalar
Alderoty, hukukçu Lewis Cohen’in makalesinden yola çıkarak, herhangi bir yatırım sözleşmesi kabulü için alıcı ve satıcı arasında doğrudan, sözleşmeye dayalı bir ilişki gerekliliğinin altını çizdi. Kripto paraların çoğunlukla ikincil piyasalarda işlem gördüğünü ve bu alım-satımlarda bahsedilen hukuki bağın genellikle bulunmadığını açıkladı.
“Yasa, kripto dünyasına gelişi güzel uygulanmamalı; kurumsal satış ile borsada yapılan işlemler aynı tutulamaz.”
diyerek konuya dikkat çekti.
Alderoty, SEC’den özellikle devam eden davalarda kripto paralara otomatikmen menkul kıymet muamelesi yapılmasından vazgeçilmesini istedi. Böylelikle hem inovasyonun korunacağını hem de tartışmalı düzenlemelere son verileceğini belirtti.
Ripple ile SEC Arasındaki Çekişmenin Etkileri
Beş yıldır süregelen Ripple-SEC davası, kripto para endüstrisinin gelişimini doğrudan etkiliyor. XRP’nin nihai durumu özellikle ABD’nin kripto para düzenlemelerinde kilit rol oynayacak. Aldeotry’nin mektubu, mahkemelerin kararlarının yalnız ABD’de değil, tüm dünyada örnek teşkil edebileceğine dair beklentileri artırdı.
Uzmanlar, SEC’in gelecekte teknolojiye özgü olmayan, prensip temelli düzenlemeler getirme ihtimalini konuşuyor. Böyle bir değişim, kurumsal yatırımcıların sektöre daha güvenle yaklaşmasını sağlayabilir.
Aksi takdirde, ABD’deki yenilikçi girişimlerin başka ülkelere taşınmasının hızlanacağı, yerel piyasanın ise kan kaybedeceği ifade ediliyor. Alderoty ise, açık net hatların çizilmemesi halinde ABD’nin global rekabette geride kalma riskini vurguladı.
“Kripto ekosistemini düzenlemek isterken, inovasyonu da engellememek gerekiyor.”
Alderoty’nin SEC’e ilettiği bu çağrı, sektörün sadece mevcutunu değil, geleceğini de şekillendirecek temel bir argüman olarak görülüyor. Özellikle, düzenleyici kuralların netleşmesiyle yatırımcıların piyasalara yaklaşımı yeniden şekillenebilir ve küresel kripto endüstrisinin yönü önemli ölçüde Amerikan mahkemelerinin kararlarına göre gelişebilir.

