ABD’de Ripple ile Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC) arasında süregelen hukuk mücadelesi, geçtiğimiz günlerde önemli bir gelişmeyle karşı karşıya kaldı. Uzun bir süredir takip edilen bu davada, New York Güney Bölge Mahkemesi Yargıcı Analisa Torres, Ripple’ın 125 milyon dolarlık para cezasını 50 milyon dolara indirme ve dondurulmuş fonları serbest bırakma isteğini usule uygun bulmadı ve bu talepleri reddetti.
Tarafların Taleplerine Mahkemeden Net Cevap
Yargıç Torres’in kararı, Ripple lehine olan geçen seneki önemli tespitleri değiştirmese de şirket için anlaşma yolunu kapatan bir hamle niteliği taşıyor. Ripple, daha düşük bir ceza ile davayı kapanışa götürme niyetindeydi. SEC ise şirketin geçmişteki ihlallerinden ötürü caydırıcı bir ceza almasını hedefliyordu. Bu son gelişme, konuya dair mevcut belirsizlikleri artırdı ve XRP piyasasında kısa süreli dalgalanmalara neden oldu.
Şirketin hukuk direktörü Stuart Alderoty yatırımcılara yönelik şu açıklamada bulundu:
Kazandığımız haklar geçerliliğini koruyor
XRP’nin Statüsü ve Hukuki Tartışmalar
Kripto piyasası takipçileri ve hukuk analistleri, bu davanın hem XRP’nin geleceği hem de kripto ekosisteminin ABD’deki düzenleyici konumu açısından belirleyici olacağının altını çiziyor. SMQKE takma adıyla bilinen hukuk analisti, bir akademik makaleye atıfla, XRP yatırımcılarının Ripple’ın gelecekteki olası gelirlerinden pay alma ihtimalinin, XRP’yi menkul kıymet tanımına daha çok yaklaştırabileceğine dikkat çekiyor.
Ancak mahkemenin geçen yılki kararı, XRP’nin borsalarda satılan halinin menkul kıymet olmadığına işaret etmeye devam ediyor. Önümüzdeki dönemde, XRP’nin hukuki statüsü ve kripto varlıklar özelinde sınırların nasıl şekilleneceği, yeniden mahkeme salonlarında tartışılacak gibi görünüyor.
Ripple’ın davayı tamamen kazanması halinde ise finans dünyasında yeni bir dönemin kapıları aralanabilir. Özellikle bankalar ve yatırım şirketleri, Blockchain teknolojisini süreçlerine uyarlama konusunda daha cesur adımlar atabilirler. Çünkü böyle bir durumda XRP’nin resmen menkul kıymet olarak sayılmaması, bu tür çözümlerin hızla hayata geçirilmesini mümkün kılacak.
Kurumsal aktörler, tokenleştirilmiş varlıkların kolayca el değiştirmesi, akıllı sözleşme tabanlı borsa/kasada saklama hizmetleri veya cüzdan tabanlı ödeme sistemleri geliştirme konusunda daha özgür olacak. Diğer yandan, davanın olumsuz bir seyir izlemesi halinde ABD’de Blockchain projelerinde halen ciddi düzenleyici endişelerin varlığı teyit edilmiş olacak, sektördeki yeniliklerin önünü bir süre daha tıkayacak.
Mahkemeden çıkan son kararla Ripple davası, hem finans dünyasında hem de kripto para piyasasında yakından izlenmeye devam ediyor. Şirket ve yatırımcılar, bundan sonraki sürecin nasıl şekilleneceğine dair ipuçlarını, mahkemeden ve düzenleyici kurumlardan gelecek yeni adımlarda arıyor.

