ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC) ile Ripple arasındaki uzun soluklu dava, Yargıç Analisa Torres’in son kararıyla bir kez daha gündeme oturdu. Hakim, taraflardan gelen “belirtici karar” taleplerini yetersiz bularak geri çevirdi ve böyle bir yetki verilse dahi değerlendirmesinin değişmeyeceğini net bir şekilde ortaya koydu. Bu karar, kripto topluluğunda davanın seyrine ilişkin önemli tartışmaları beraberinde getirdi.
Mahkeme Kararının Detayları ve Usule Dair Belirsizlikler
SEC, daha önce Ripple’ın kurumsal yatırımcılara yönelik XRP satışlarının izinsiz menkul kıymet işlemi olduğuna dair bir karar elde etmiş ve bunun sonucunda şirkete 125 milyon dolarlık bir ceza verilmişti. Ancak mahkeme, XRP’nin borsa üzerinden halka açık satışı konusunda menkul kıymet tanımına girmediğini açıkça belirledi. Böylece SEC’in manevra alanı büyük ölçüde sınırlandı.
Ripple Baş Hukuk Sorumlusu Stuart Alderoty, “Yargıcın son ret kararı, XRP’nin yasal statüsünü değiştirmiyor. Bu tamamen usule ilişkin bir durum.”
Sürecin uzaması nedeniyle, hem Ripple hem de SEC davanın bir an önce sonuçlanmasını istiyor. Ancak, mevcut belirsizlik piyasa oyuncularını tedirgin etmekte ve büyük yatırımcıların temkinli adımlar atmasına yol açıyor.
Topluluk Beklentileri ve Önümüzdeki Riskler
Davada Ripple’ın yanında yer alan avukat John Deaton, mahkemenin “XRP menkul kıymet değildir” kararının bireysel satışlar açısından kesin bağlayıcı olduğunu dile getirdi. SEC’in bu noktadan geri adım atmasının kurumun kamu nezdindeki güvenini zedeleyeceğini ifade etti.
John Deaton, “Şu aşamadan sonra SEC’in geri adım atması yalnızca kendi itibarına zarar verecektir.”
Ripple ise yaşadığı kısmi hukuki zaferin ardından, özellikle kurumsal alandaki gri alanlar yüzünden daha ihtiyatlı bir yol izlemek zorunda kalıyor. Kurumsal satışların kesin tanıma kavuşmaması, önümüzdeki süreçte şirkete karşı yeni yaptırım tehditleri getirebilir.
Kripto para piyasasının genelinde ise, dava sürecinin uzaması regülasyonlardaki belirsizliğin sürdüğüne dair güçlü bir algı yaratıyor. ABD dışındaki borsalar ve finans kuruluşları, XRP’yi listelemek ya da entegre etmek konusunda daha ağırdan davranıyor. Bu durum altcoin’in işlem hacminde ve değerinde kayıplara neden olabiliyor.
Aynı zamanda, SEC’in benzer davalarda benimseyeceği yaklaşımın Ethereum ve diğer büyük kripto paralar üzerinde dolaylı baskı yarattığı görülüyor. Net düzenleyici sinyallerin olmaması yatırımcıların uzun vadeli pozisyon almaktan kaçınmasına, kısa vadeli dalgalanmaların ise artmasına sebep oluyor.
Kripto piyasasında süren bu belirsizlik, yenilikçi projelerin ilerleyişini de olumsuz etkiliyor. Davanın uzaması ve düzenleyici kurumlar arasındaki çekişme, Ripple ile beraber sektörün genelinde zorlayıcı bir ortam oluşturuyor.

