Nisan ayında MOVE ve OM adlı kripto paralarda yaşanan ani ve büyük değer kayıpları, sektörün güven sorunlarının ve şeffaflık eksikliklerinin tekrar tartışılmasına neden oldu. Özellikle OM tokeninde birkaç saat içinde değerinin neredeyse tamamını kaybetmesi, yatırımcıların endişelerini artırarak büyük yankı uyandırdı.
Piyasa Yapıcıların Rolü ve Risk Algısı
Kripto sektörü, geleneksel finans piyasalarından farklı olarak piyasa yapıcıların çok daha aktif ve çeşitli roller üstlendiği bir alan. Sadece fiyat belirlemekle kalmayan bu aktörler, token ön satışlarında anlaşmalar yapıyor, likidite sağlıyor ve kimi zaman danışmanlık hizmetleri de sunabiliyor. Bu durum, risklerin ve belirsizliklerin arttığı bir ortam yaratıyor.
Son yaşananlar, bazı yatırımcı ve aktörlerin arka planda özel ve gizli anlaşmalar yaparak piyasada avantaj elde ettiği şüphelerini güçlendirdi. Özellikle tokenların dolaşıma sokulma zamanlamaları ve dağıtım periyotlarının şeffaf olmaması, piyasa yapıcılar için de yeni zorluklara yol açtı. Ayrıca topluluk kararlarının özel sözleşmelerle saf dışı bırakılabileceği de kaygı verici bulundu.
Gizli Satışlar ve İkincil Piyasa Dinamikleri
MOVE tokeninde yaşanan şok dalgasının ardından, şirket yöneticileri ile piyasa yapıcıların anlaşmalı olarak tokenları piyasaya sürdüğü iddiaları gündeme geldi. Bu tür girişimler, piyasada güveni önemli ölçüde zedeledi. Şirketler artık iş ortaklarını daha titiz inceliyor ve olası etik dışı hamlelere karşı önlem alma yoluna gidiyor.
Hong Kong merkezli Metalpha’nın piyasa yapıcılık ekibi, “Artık ön görüşmelere ve proje ekiplerine piyasacılık mekanizmasını anlatmaya daha fazla zaman ayırıyoruz.” şeklinde bir açıklama yaptı.
Metalpha, bundan böyle kısa vadeli kâr yerine uzun vadeli uyum ve etik öncelikleri esas alacaklarını, sözleşmelere yeni tedbirler eklediklerini duyurdu. Piyasadaki aşırı token satışını ve suni işlem hacmini önlemek için farklı koruma mekanizmaları geliştirildi.
Şirketin Web3 ekosistem lideri Max Sun, “Artık projeler yüzeydeki itibarları sorgusuz kabullenmiyor. Güven devri bitti,” ifadelerini kullandı.
İkincil tezgah üstü piyasada, kilitlenmiş tokenların el değiştirdiği özel anlaşmalar çoğalıyor. Bu da toplam arzın ve dağıtımın izlenmesini zorlaştırıyor, yatırımcıların elindeki tokenların gerçek akıbeti konusunda belirsizlik doğuruyor.
Presto Research analisti Min Jung ise, “Endüstrideki değişimleri tezgah üstü piyasa belirliyor. Şüpheli hareketlilikte olan tokenler, burada daha aktif işlem görüyor,” şeklinde görüş bildirdi.
Bu durumda, açıklanan token arzının ne kadarının piyasada dolaşımda olduğu kesin olarak kestirilemiyor. Şeffaf olmayan süreçler, fiyat keşfini ve yatırımcı korumasını tehdit ediyor. Yaşanan son krizlerle birlikte piyasa yapıcılar, anlaşmalarda açıklık ve dürüstlüğü öncelemeye çalışırken, yatırımcıların daha dikkatli ve sorgulayıcı hareket etmesi gerektiği bir kez daha ortaya çıktı.

