Kripto para ekosisteminde özellikle stabil kripto paralar, yani stablecoin’ler son yıllarda finans dünyası için giderek daha önemli bir hale gelmeye başladı. Her ne kadar stablecoin pazarı halen büyüse de, ABD’de yaklaşan yasal düzenlemeler ve finans kurumlarının bu alana gösterdiği yoğun ilgi gündemi meşgul ediyor.
Bankaların Dijital Devrim Korkusu
Bu alandaki gelişmelerin temel nedenlerinden biri olarak, geleneksel bankaların dijital varlıklar karşısındaki konumlarını kaybetme endişesi ön plana çıkıyor. BitGo’nun stablecoin’den sorumlu direktörü Ben Reynolds’a göre, bankalar ve finans kuruluşları stablecoin girişimlerinde daha fazla söz sahibi olabilmek için adım atıyor. Özellikle ABD dışındaki birçok banka da, dijital paralara ayak uydurmak adına stablecoin ve “Stablecoin-as-a-Service” gibi servisler ile ilgileniyor.
Ben Reynolds paneldeki açıklamalarında geleneksel bankaların, stablecoin piyasasındaki dönüşümü kaçırmaktan çekindiğini belirtiyor. Bankalar, dijital dolarların yaygınlaşması halinde, mevduatlarını kaybetme riskiyle karşılaşmak istemiyor. Bu yüzden kendi dijital varlıklarını tokenize etme veya stablecoin çıkartma seçeneklerini masaya yatırıyorlar.
Teknolojik Dönüşüm ve Regülasyon Etkileri
Stablecoinlerin önemli bir kısmı henüz sadece ödeme ve transfer kolaylığı sunarken, getiri sağlayan stablecoin çeşitleri ve tokenize para piyasası fonları da yavaşça büyüyor. Bu tür ürünler, temel olarak daha pratik kullanım olanaklarına sahip.
A16z’den Sam Broner, stablecoin’lerin sunduğu getiriden çok, erişilebilirlik ve kolaylığın kullanıcılar için öncelikli olduğunu vurguluyor. Özellikle stablecoinlerin, programlanabilir olmaları sayesinde kriptoda daha fazla esneklik sunduklarını ve fonların geleneksel finansal ürünlere kıyasla daha kolay kullanıldığını aktarıyor:
Sam Broner: “Para piyasası fonunda hisse ile yapılacak pek çok şey yok. Kilitlenme süreleri, mesai saati içindeki takaslar ve manuel sözleşme incelemeleri gerekiyor. Kripto ise programlanabilir ve izinsiz esneklik sağlıyor.”
BlackRock adına konuşan Matt Kunke ise, stablecoin’lerle varlık transferlerinde çok daha hızlı ve düşük maliyetli işlem yapılabildiğine dikkat çekiyor. Kurumlar arası transferlerdeki engellerin azalmasının, stablecoin’lerin cazibesini artıracağını dile getiriyor:
Matt Kunke: “Bir DAO, protokol veya piyasa yapıcıysanız, borsadaki kripto varlıklarınızla aracı kurum hesabınız arasında hareket etmek yavaş ve zorlayıcı. Getiri sunan stablecoinler bu sürtünmeyi azaltıyor.”
Erişimin Genişlemesi ve Yeni Piyasa Dinamikleri
Piyasa temsilcileri, düzenlemelerin stablecoinlerin geleceğinde belirleyici olacağını söylüyorlar. Matt Kunke, tokenize edilen hazine fonlarının ve stablecoin’lerin farklı yasal statülere sahip olacağını belirtiyor, dolayısıyla bu varlıklar değişik piyasalarda işlem görebilecek.
Wyoming Stable Token Komisyonu’nun üyesi Joseph Saldana ise özellikle getiri sunan tokenlerin, daha fazla yatırımcıya ulaşma potansiyeli taşıdığının altını çiziyor. Saldana’ya göre, klasik fon piyasalarında uygulanan yüksek yatırım limitleri birçok kişiyi sistemin dışında bırakıyor:
Joseph Saldana: “Bankacılık hizmeti alamayanlara ulaşmak ve hepimizin günlük olarak kullandığı finansal araçlara daha geniş erişim sağlamak istiyoruz.”
Giderek daha fazla finans kuruluşu, stablecoin ve dijital varlıklara adapte olmak için yoğun çaba gösteriyor. Getiri potansiyeli ve düşük erişim sınırlarıyla stablecoinler, finansal katılıma yeni bir boyut kazandırmaya hazırlanıyor. Önümüzdeki dönemde hem teknolojik dönüşüm hem de regülasyonların etkisiyle piyasanın şekli büyük ölçüde değişebilir.

