Kripto para piyasalarında son dönemde yaşanan durgunluğa rağmen, Ethereum ağında stablecoin’lere olan ilgi tırmanışa geçti ve Ekim ayında işlem hacmi tarihi bir zirveye ulaşarak 2.82 trilyon dolara çıktı. Eylül ayındaki rekorun ardından bu dikkat çekici artış, yatırımcıların piyasa koşullarını yakından takip ederek güvenli limanlara yöneldiğini gösteriyor.
Stablecoin’lerde Hacim Yarışı
Ethereum üzerindeki stablecoin’lerin işlem hacminde ciddi bir büyüme kaydedildi. Eylül ayında 1.94 trilyon dolarlık hacimle kırılan önceki rekor, Ekim’de yüzde 45’lik bir sıçrama ile geçildi. USDC, 1.62 trilyon dolarlık işlemle ilk sırada yer alırken, USDT 895.5 milyar dolarla ikinciliğe geriledi. DAI ise 136 milyar dolarlık hacimle tamamen geride kaldı.
Presto Research araştırmacısı Min Jung, “Stablecoin piyasası Circle’ın halka arzı ve Genius Yasası’nın geçmesinin ardından son aylarda en dinamik segmentlerden biri haline geldi”
değerlendirmesinde bulundu. Jung, özellikle getiri arayışındaki kullanıcıların liquid yield token’lara olan ilgisinin, yeni stablecoin projelerini cazip kıldığını belirtti.
Likidite Yönetimi ve Yatırımcı Stratejileri
Piyasa dalgalanırken yatırımcıların stablecoin’lere olan ilgisinin temel sebeplerinden biri de sermaye yönetimi stratejileri oldu. Son bir ayda Bitcoin ve Ethereum’un ciddi oranda değer yitirmesi, yatırımcıların majör coin’lerdeki pozisyonlarını stablecoin’lere kaydırmasına neden oldu.
Kronos Research CIO’su Vincent Liu, stablecoin hacmindeki bu büyümenin yatırımcıların piyasadaki fırsatları kollamak adına likiditeyi bilinçli yönettiğini gösterdiğini vurguladı.
Stablecoin ihraççıları, Ekim ayında sektörün toplam günlük gelirinin büyük yüzde 65–70’lik kısmını oluşturdu. Bu şirketler, kullanıcı varlıklarını düşük riskli finansal enstrümanlarda değerlendirerek hatırı sayılır faiz getirisi sağlıyor.
LVRG Research Direktörü Nick Ruck ise stablecoin işlemlerinin artık daha çok ödeme ve uluslararası transfer gibi gerçek kullanım amaçlarıyla büyüdüğünü aktardı.
Tüm bu gelişmeler, stablecoin’lerin kripto sektöründe yalnızca spekülatif araçlar olmaktan çıkarak temel finansal işlemlerde ve risk yönetimi stratejilerinde aktif kullanılmaya başlandığının bir göstergesi olarak öne çıkıyor.

