ABD ve Çin arasındaki ticaret gerilimi, son günlerde yaşanan gelişmelerle birlikte yeni bir boyuta taşındı. Vergi artışları ve küresel piyasalardaki oynaklık, yatırımcıları tedirgin eden önemli bir unsur haline geldi. Bu durum özellikle ABD Başkanı’nın belirttiği ek vergi önlemleriyle daha da dikkat çekiyor.
Artan Vergiler ve Küresel Piyasalarda Endişe
ABD yönetiminin açıklamalarına göre, ay sonuna kadar Çin’e uygulanacak ek vergi oranlarının dört haneli rakamlara ulaşması bekleniyor. Başkanın, 9 Nisan itibarıyla yüzde 50’lik yeni bir vergi uygulayacağını iddia etmesi, bazı ürünlerde toplam vergi oranını yüzde 104 ile yüzde 124 arasına çıkarabilir. Bu açıklamalar, dünya genelindeki 50’den fazla ülkeyle yürütülen müzakerelerin seyrini etkiliyor.
Yatırımcılar, ticari ilişkilerde yaşanan bu gerginlik ve artan vergiler nedeniyle piyasaların yönünden şüphe duyarken, aynı zamanda kur avantajlarının da kısıtlanacağını öngörüyor. İhracatçıların da tepkilerine neden olan bu gelişmeler, alternatif vergi desteği yollarının aranmasına sebep oluyor.
“Tipik olarak, hisse senetleri satıldığında yatırımcılar devlet tahvillerinde güven ararlar. Ancak şu anda her iki piyasada da satışlar artıyor. Bu durum, yüzeyde görünenden çok daha derin bir finansal gerilime işaret ediyor. Merkez bankalarının daha fazla likidite sağlaması kaçınılmaz hale geldi.”
Kritik Dönemeç: Bitcoin ve Fed Beklentileri
Kripto para piyasaları da bu küresel finansal sarsıntıdan nasibini alıyor. Bitcoin’de teknik düzeltme sinyallerinin verildiği açıklamalar, piyasadaki panik satışlarının teknik olarak da yönünü değiştirebileceğini gösteriyor. Uzmanlar, eğer gümrük tarifeleri gibi dış etkenler olmasaydı, Bitcoin’in belirli bir dip noktasına ulaşabileceğini değerlendiriyor.
“Bana Bitcoin grafiğini gösterin, ben de size haberleri söyleyeyim. Eğer tarifeler olmasaydı, farklı faktörler etkili olurdu. Bu durum, düzeltmenin hemen sonu olmadığını, ancak kritik hedeflere yaklaştığımızı gösteriyor.”
Öte yandan, Fed toplantısı öncesinde faiz indirimi beklentileri tartışılırken, bazı finans çevreleri bu tür büyük indirim olasılığını sıfıra indirgedi. Küresel ticarette yaşanan sıkışıklık, ülkelerin iç talebe yönelik atacağı adımları daha da önemli kılıyor.
Bu belirsiz ortamda, farklı ekonomik aktörlerin açıklamaları ve stratejileri, piyasaların yönünün belirlenmesinde kritik rol oynuyor. Yatırımcılar, alınacak önlemler ve küresel koalisyonların gelişimi doğrultusunda hareket etmeye çalışırken, tüm bu etmenler finansal sistemde yeni bir dönemin habercisi nitelikte.
