Bitcoin Politika Enstitüsü’nden Margot Paez, Birleşmiş Milletler Üniversitesi’nin Bitcoin madenciliği çalışmasına itiraz ederek, raporun eski ve önyargılı verilere dayandığını ve yenilenebilir enerji konusundaki son gelişmeleri göz ardı ettiğini belirtti. Eleştirisiyle, çalışmanın metodolojik eksikliklerine ve geleceğe dair tahminlerin risklerine dikkat çekti.
Paez, Bitcoin madenciliğinin dinamik doğasını göz ardı ederek yapılan geçmişe dayalı tahminlerin yanıltıcı olabileceğini ve madencilik teknolojisinin karmaşıklığının anlaşılmadığını vurguladı. Ayrıca, sektörde sürdürülebilirlik adına yapılan ilerlemelere, örneğin hidro-soğutma tesisleri ve atık gaz parlaması kullanımına işaret ederek, sektörün daha yeşil bir geleceğe doğru ilerlediğini belirtti.
Sektör analisti Daniel Batten, madencilerin sürdürülebilir enerji kaynaklarına geçişinin ağ emisyonlarını azalttığını ve bu durumun Bitcoin ağının çevresel etkisini düşürebileceğini ifade etti. Cornell Üniversitesi’nin araştırması, Bitcoin madenciliğinin rüzgar ve güneş enerjisi projeleri için nasıl gelir kaynağı olabileceğini ve çevresel etkilerin nasıl azaltılabileceğini gösterdi.
Ayrıca, madencilik faaliyetlerinin elektrik şebekesi yönetimine olumlu katkıları olduğu ve şebeke esnekliğini artırabileceği, böylece yenilenebilir enerji kaynaklarının entegrasyonunu kolaylaştırabileceği belirtiliyor. Bu durum, madencilik faaliyetlerinin genel enerji sistemine entegrasyonunu destekleyen bir unsurdur.
Sonuç olarak, Paez’in eleştirisi, Bitcoin madenciliğinin yanlış anlaşılmalarını düzeltmeyi ve bu alanda şeffaf, işbirliğine dayalı araştırmaların önemini vurgulamayı hedefliyor. Madencilik sektörü ile yenilenebilir enerji endüstrisi arasındaki işbirliğini teşvik etmeyi ve doğru bilgiye dayalı politikaların oluşturulmasını amaçlıyor.