Kripto para piyasası son dönemde dalgalı bir seyir izlemekte. Özellikle Bitcoin’in fiyatındaki sert geri çekilmeler, yatırımcıların kafasında güven sorunlarına yol açıyor. Buna karşın, ABD’de kripto paralara yönelik yasal çerçevenin netleşmeye başlaması, piyasalar açısından büyük önem taşıyor. Son gelişmeler, SEC’in kripto varlıklarının geleceği hakkında yeni ve farklı bir yaklaşımı benimsediğine işaret ediyor.
ABD’de Sınıflandırma Tartışmaları
ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’nun (SEC) yeni başkanı Paul’un açıklamaları piyasada yankı yarattı. Kripto paraların statüsüne dair uzun süredir devam eden belirsizlik, yasal sorunlara sebep olmuştu. Paul, yaptığı açıklamayla kripto paralara uygulanan mevcut yasal çerçevenin gereksiz yere karmaşık olduğunu dile getirdi.
“Bu hatalı görüş, her zaman ve her yerde yapılan her bir sonraki işlemin menkul kıymet işlemi olduğu varsayımını da içerir. Bu görüşü yasa metni, Yüksek Mahkeme içtihadı veya sağduyu ile bağdaştırmakta zorlanıyorum.” – SEC Başkanı 12 Kasım
Paul, Howey testi olarak bilinen menkul kıymet anlaşması ölçütlerinin kripto paralara çok katı uygulanmasının sorunlara yol açtığını ifade etti. Özellikle her dijital varlığın, her koşulda menkul kıymet sayılması yaklaşımı artık terk ediliyor.
Yeni Sınıflandırma Ne Getiriyor?
Yeni dönemde, fonksiyonel ve merkezi olmayan ağ tokenlerinin genellikle menkul kıymet olarak değerlendirilmeyeceği vurgulanıyor. Böylece, verilecek bir tokenin ya da NFT’nin yalnızca teknik özelliklerine veya sanat eseri olmasına göre sınıflandırılması hedefleniyor. Özellikle NFT’lerin menkul kıymet olmadığı açıkça belirtiliyor.
Öte yandan, gerçek dünyadaki menkul kıymetlerin kriptoya aktarılması, yani tokenize edilmesi, ilgili varlığın yine menkul kıymet olmaya devam edeceği şeklinde kabul ediliyor. Yani dayanak varlığa göre yorum yapılacak.
SEC Başkanı Paul, Howey testinin yanlış yorumlarının kripto piyasasında kafa karışıklığı yarattığını bir kez daha vurguladı. Yatırım sözleşmeleriyle ilişkili vaat ve beyanlara dikkat çekti:
“Çoğu kripto varlık kendi başına menkul kıymet olmasa da, kripto varlıklar bir yatırım sözleşmesinin parçası olabilir veya bir yatırım sözleşmesine tabi olabilir… Komiser Peirce, bir projenin token lansmanı başlangıçta bir yatırım sözleşmesi içerebilse de, bu vaatlerin sonsuza kadar geçerli olmayabileceğini haklı olarak belirtmiştir. Ağlar olgunlaşır. Kod gönderilir. Kontrol dağıtır. İhraççının rolü azalır veya ortadan kalkar. Bir noktada, alıcılar artık ihraççının temel yönetim çabalarına güvenmezler ve çoğu token artık belirli bir ekibin hala yönetimde olduğu yönünde makul bir beklenti olmaksızın işlem görür. Kısacası, bir token, bir zamanlar bir yatırım sözleşmesi işleminin parçası olduğu için artık bir menkul kıymet değildir…”
Bu yaklaşım, sadece ilk arzda değil, zaman içerisinde projenin gelişmesine ve merkeziyetsizleşmesine göre menkul kıymet olma durumunun değişebileceğini gösteriyor. Artık merkeziyetsiz kripto projeleri, yasa gereği daha özgür hareket alanı buluyor.
Bir başka önemli nokta ise, geçmişte SEC’in sert ve engelleyici tavrından farklı olarak yeni dönemde yapıcı ve yeniliği destekleyen bir politikanın öne çıkması. Kripto paraların geleceği açısından ABD’nin bu yeni yaklaşımı, sektörde umutları artırıyor.

