Federal Reserve’in yayımladığı son veriler, Amerika Birleşik Devletleri’nde mal varlığının büyük bölümünün ülkenin en zengin kesimi tarafından kontrol edildiğini ortaya koyuyor. Yapılan analizler, en üst %10’luk dilimin 107,794 trilyon dolarlık varlık sahibi olduğunu gösterirken, daha alt kademelerde ciddi farklar bulunduğunu gözler önüne seriyor.
Zengin Kesimin Üstün Varlık Dağılımı
Araştırmaya göre, ülke servetinin büyük kısmı en yüksek yüzde dilimde toplanmış durumda; %10’luk kesimin hemen ardındaki grupta, %50 ile %90 arası hanehalkı 48,54 trilyon dolar değerinde varlığa sahipken, alt %50 sadece 4,01 trilyon dolar olarak kayda geçiyor. Ayrıca en üst %0,1 oranındaki kişilerin servet büyüklüğü 22,14 trilyon doları bulurken, %99 ile %99,99 arasındaki kesimin değeri ise 27,32 trilyon dolar civarında seyrediyor.
Yatırım Tercihlerinde Belirgin Farklılık
Veriler, servetin hangi varlık kalemlerine yönlendirildiği konusunda da önemli detaylar sunuyor. En zengin %10’luk kesimin, mal varlıklarının yaklaşık 40,84 trilyon dolarlık kısmını kurumsal hisse senetlerine ve yatırım fonlarına ayırdığı bildirildi. Buna karşın, orta ve alt kademede yer alan grupların gayrimenkul yatırımları toplamı 26,99 trilyon dolar olarak tespit edilirken, hisse senetleri ve fon paylarına ayrılan bütçe 5,99 trilyon dolar seviyesinde kalıyor.
Raporda yer alan rakamlar, varlık yönetimi ve yatırım stratejilerinde sosyal ve ekonomik eşitsizlikleri gözler önüne seriyor. Ekonomiyle ilgili politika üreticilerinin bu veriler ışığında farklı stratejiler geliştirme ihtimali öne çıkarken, varlık dağılımı analizleri sektörde ciddi tartışmalara yol açıyor.
Federal Rezerv’in açıkladığı verilere göre, hanehalkı dağılımı da servet farklılıklarını belirgin şekilde ortaya koyuyor. Üst yüzde dilimlerindeki hane sayısının, ülke genelinde 133.378’den başlayıp, %90-%99 arası 11,992 milyon, %99-%99,9 arası 1,198 milyon ve %50-%90 arası 53,305 milyon hane ile düşük gelir gruplarında ise 66,646 milyon hane bulunduğu belirtiliyor.
Bu kapsamlı veriler, hem yatırım tercihlerinin hem de varlık birikimlerinin gruplara göre farklılık gösterdiğini ortaya koyuyor. İlgili rakamlar, ekonomik eşitsizlik tartışmalarına yeni bir ışık tutarken, farklı sektörlerde hangi alanlara öncelik verildiğini de gözler önüne seriyor.
Federal Reserve’in sunduğu rapor, her kesimden yatırımcının ve politika yapıcının dikkatle incelemesi gereken önemli bilgiler içeriyor. Ekonomik stratejilerin oluşturulmasında, varlık dağılımındaki bu dengesizliklerin göz önünde bulundurulması gerektiği anlaşılıyor ve gelecek döneme yönelik öngörüler bu veriler ışığında şekilleniyor.
